48 Saatte Urla: Şarap, Deniz, Kruvasan ve Kaderin Cilvesi

48 Saatte Urla: Şarap, Deniz, Kruvasan ve Kaderin Cilvesi

   Hayat bazen üstüne üstüne gelir. Maaş yatar, ama yetmez. Şehir kalabalığı sabah işe giderken üstüne yürür. O an anlarsın ki: Sana bir kaçamak şart. Hani böyle sabah kruvasanla Fransız gibi uyanıp, akşam bağ bozumunda aristokrat gibi “hmmm, meşe fıçının izleri net hissediliyor” falan dediğin, ama esasen tüm gün yediğin içtiğinle hayattan bir nebze intikam aldığın bir kaçamak. Hazırsan, 2 günlük Urla terapi programını başlatıyoruz:


1. Gün: Biraz Kendimi Şımartayım Günü

Kahvaltısız Şımarmak mı Olurmuş?

   Sabah erkenden kalktın, yola çıktın ve Google Maps “Hedefinize ulaştınız” dediği an sen zaten tatile başladın. İlk durak? Tabii ki kahvaltı. Ve öyle sıradan değil, artistik bir kahvaltı:

Leone Patisserie: Masanda bir flat white, tabağında bademli kruvasan(ki kesinlikle tavsiye ederim, tek kelimeyle ‘Ennnfess!’), etrafta Fransızca konuşan yok ama senin ruhun “Bonjour” moduna geçti bile.


🥐 Alternatif arıyorsan: Fırın Vourla. Kruvasan hâlâ var ama ortam biraz daha “Ben İstanbul’dan kaçtım ve bunu herkes bilsin” havasında. Bol keten gömlekli insan, çokça kitap okuyormuş gibi yapan kişi mevcut.

🧿 “Kruvasan beni kesmez, klasik kahvaltı insanıyım, denizi göreceğim, simidimi martıyla paylaşacağım” dersen: The Guru Urla. Manzara on numara. Kahvaltı güzel, lakin yumurtayı yerken bir yandan “Acaba burada yaşasam ne iş yaparım?” düşüncesi gelmeye başlıyor. Tehlikeli.

    Kahvaltı sonrası biraz dolan, Urla sokaklarında kaybol. O taş evler, begonvilli bahçeler, minik atölyeler… Derken bir bakmışsın kendini Sanat Sokağı’nda seramik bardakları göz ucuyla keserken bulmuşsun.

Bi’ Öğlen Birası İçmesek mi?

   Öğleden sonra iç sesin konuşmaya başlar: “Bir bira mı içsek yaaa?”. İşte bu iç sese kulak ver. Çünkü o ses seni güzelliklere götürecek.

🍻 İstifçi Urla: Lokal craft biralar, minnoş mu minnoş bir bahçe, adeta “kentsel huzur” karışımı bir ortam. Bir IPA, bir lager derken kendini kaybedebilirsin.

   Alternatif: Irish Pub – Biraz daha klasik, biraz daha Guinness. Bira eşlikçisi: Soğan halkası ve hafif çakır bir gülümseme.

Akşam Yemeği

Geldik günün en zor sorusuna: “Akşam nerede yemek yiyeceğiz?”. Seçenekler şöyle:

💸 1. Seviye (Deluxe Mode)

  • OD Urla: Buraya gelirsen gözlerin dolabilir. Tabaktaki her şey minimal ama o minimalizmin içinde fırtınalar kopuyor. “Bu püre nasıl bu kadar yoğun duygular içeriyor?” diye sormaktan kendini alamayabilirsin.

  • Hiç Urla: Geniş bahçe, modern tabaklar. Şefin tabağa kattığı zeytinyağlı ruh seni içine çeker. Aynı anda hem tok hem hafif hissetmek mümkünmüş dersin.

🍽️ 2. Seviye (Orta Sınıfın Gururu)

  • Beğendik Abi: İsmi samimi, menüsü doyurucu. Mezeler gerçek, rakı soğuk. Bir lokma kalamar, bir yudum nostalji. “Ya hayat çok güzelmiş aslında” dedirten restoran.

Akşam Tatlı Krizlerine Giren o Gezginsindir:

Tatlı olmadan olmaz. Finali şöyle yapalım:

🍰 İrmik Hanım Patisserie – Adını duyunca “ay evet yaa orayı çok öneriyorlar” dedirten mekan. Cheesecake, tart, macaron… Yani akşamı karamelize edilmiş duygularla bitireceksin.


2. Gün: Deniz Keyfi Ardından Sofistike Bir Şarap Tadımı

Urla’ya Gelip Denize Girmeden Olmaz

   Sabah güneş yüzüne vururken iç ses tekrar konuşmaya başlar:“Denize gidelim. Koy moy, neresi varsa.”. Al sana opsiyonlar:

🏝️ Demircili Koyu: Doğal, taşlık ama deniz cam gibi. Yüzdükten sonra “Benim aura parlaklaştı” hissi yaşanır.
👣 Altınköy Plajı: Kum, güneş, biraz daha kalabalık ama yine de huzur dolu.
🚤 Karantina Adası çevresi: Tekneyle ya da kıyıdan ulaşmalı. Suyun sesiyle arınma garantili.

Şarapsız Bir Urla Düşünülemezdi Tabiki

   Denizi yaptık, şimdi “Ben bu hafta baya kültürlendim” demek için sıra geldi şarap kısmına. Ama öyle “şarap içtik eğlendik” değil, “bukesi ne güzelmiş” seviyesine geliyoruz.

🍇 Urlice Vineyards – Açık ara günün yıldızı. Lavanta tarlaları, şık bir tadım masası, minik bir göz kırpışla “2020 Syrah çok karakterliydi” gibi cümleler kurarsın.


🍷 “Yok, ben beğenmedim. Alternatif öner.” dersen de:

  • USCA Winery: Peynir tabağı, kadeh, bağ manzarası… Ruhuna iyi gelir. Hafif jazz çalıyorsa: Bingo.

  • MMG Urla: Modern, havalı ama sıcak. Burada “şarap” sadece içecek değil, bir kişisel gelişim yolculuğu.

Şarabını içtin, güneş hafif eğildi, ruhun doygun. Artık dönüş yolu… Her güzel şeyin sonu varsa, bu da onlardan biri. Ama içinde minik bir ses: “Sen yine de emlak ilanlarına bir göz at. En kötü bir bağ ekeriz.”


Bonus Notlar:

  • Valize keten gömlek atmayı unutma. Urla’da ketensiz dolaşmak suç sayılabilir.

  • Google Maps olmadan asla. O sokaklar estetik ama yön duygunu sabote ediyor.

  • Urla’da zaman yavaş akıyor. Kendini bırak, sen de ak.

Similar Posts

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir